Bursa Kadın Platformu’nun planladığı yürüyüşte'' Valinin emriyle kadınların yürüyüşüne izin verilmemesine ve güvenlik güçlerinin sert davranışına tepki göstererek ''Kadın cinayetleri politiktir”, “Görülmeyen emek sesini yükselt”, “AKP’den hesabı kadınlar soracak”, “Aile yılı değil mücadele yılı” sloganları atıl
'Dilovası'nda ölen kadınları korumayan devlet, bugün bizi engellemeye çalışıyor'
Kent Meydanı’na geçen kadınlar basın metnini Türkçe ve Kürtçe okudular. Eylem boyunca emniyet güçlerinin zorluk çıkartmasına vurgu yapan Bursa Kadın Platformu; “Bugün yaşadıklarımız devletin, biz kadınlara uyguladığı bir şiddettir. Dilovası’nda ölen kadınları korumayan devlet bugün bize engel olmaya çalışıyor. Öldürülen kadınları korumayan, geçen hafta Görükle’de katledilen Yasemin’i ve nicelerini korumayan devlet bugün bizlerin önüne barikat kuruyor. Çünkü bizden korkuyorlar, mücadelemizden vazgeçeceğimizi sanıyorlar. Oysa buradayız, korkmuyoruz, susmuyoruz, vazgeçmiyoruz” dedi.
'11. Yargı Paketi faşizmin kurumsallaştırılmasının bir parçası'
İktidarın sermayeyi korumak için “aile” söylemini bir araç olarak kullandığını belirten açıklamada, “Ailenin korunması üzerinden meşruiyet üretmeye çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından 6284 Sayılı Yasa hedefe konuyor, etkin uygulanmıyor; kadınları şiddetten koruyacak mekanizmalar işletilmiyor. Kadınların ve LGBTİ+’ların haklarını hedef alan politikalar ivme kazanıyor. Nafaka hakkını, boşanma hakkını zorlaştıran yargı paketleri, ‘biyolojik cinsiyete aykırı davranışı övmeyi’ yasaklayan düzenlemeler LGBTİ+’ların varoluşunu hedef alıyor, kadınların bedenine ve yaşam tercihlerine açık müdahale anlamına geliyor. Bütün bunlar, kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik saldırıları meşrulaştırmanın, eşitlik mücadelesini görünmez kılmanın araçlarıdır. 11. Yargı Paketi de bu sürecin bir halkası olarak faşizmin adım adım kurumsallaşmasının parçasıdır” ifadelerine yer verildi.
İktidarın ekonomi programlarının kadın emeğini gün geçtikçe güvencesizleştirdiğini ve ucuz, esnek çalışmayı dayattığını belirten açıklamada, “Orta Vadeli Program’la yaygınlaştırılan esnek çalışma modelleri, kadın işçileri sendikasız ve korumasız işlere mahkûm ediyor. ‘İş yaşamıyla uyumluluk’, ‘aile dostu’ politikalar, ‘ailenin on yılı’ gibi uygulamalar, şiddetin yeniden üretilmesinde doğrudan rol oynuyor” ifadeleri kullanıldı.
Bursa’da öldürülen kadınlar anan kadınlar; "Sadece son iki ayda bu kentte iki kadın erkek şiddetiyle katledildi, bir kadın ağır yaralandı ve hastanede entübe halde yaşam mücadelesi veriyor. Biz biliyoruz ki hiçbirimiz ‘yanlış yerde, yanlış zamanda’ değildik; bu saldırılar tesadüf değil, kadınları gözden çıkarılabilir gören politikaların sonucudur. Rojin’in de, Gülistan’ın da, Bursa’da katledilen ve hayatta kalma mücadelesi veren kadınların da hesabı sorulmadan hiçbirimiz güvende değiliz; işte bu yüzden sokaktayız, işte bu yüzden 25 Kasım’da bir aradayız.”
Platform taleplerini ise şu şekilde sıraladı:
"İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesini, 6284 Sayılı Yasanın eksiksiz ve etkin uygulanmasını istiyoruz.
Kadın cinayetlerinde iyi hâl, haksız tahrik ve benzeri indirimlere son verilmesini; şiddet faillerine af niteliğinde infaz düzenlemeleri yapılmamasını talep ediyoruz.
Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerine ilişkin verilerin şeffaf biçimde açıklanmasını, kadın örgütlerinin tuttuğu verilerin yok sayılmamasını istiyoruz.
Her il ve ilçede erişilebilir, yeterli sayıda sığınak açılmasını; ücretsiz hukuki, psikolojik ve sosyal destek merkezlerinin kurulmasını; kadınlara güvenceli iş, insanca ücret ve her mahallede ücretsiz, nitelikli kreş hakkı sağlanmasını talep ediyoruz.
Göçmen kadınlar, LGBTİ+’lar ve tüm kadınlar için ayrımcılıkla mücadele eden eşitlikçi sosyal politikalar hayata geçirilmeli; savaş, kutuplaştırma ve baskı politikalarından vazgeçilmeli, kadın düşmanı dil ve politikalara son verilmelidir.”