Bu yıl doğru düzgün zam alamadıklarını söylen işçi, “Pazar mesaileri yüzde 50 düşürüldü. İnsanlar da gelmek istemiyor o zaman da neden gelmiyorsun baskısı oluşuyor. Resmi tatil çalışmasında yevmiye teke düşürüldü. Bizden kestikleri paralarla büyüyorlar. Bandırma’da Türkiye’nin belki de tek petrokimya fabrikasını kurdular. Orası tam oturmadığı için oraya kaynak aktarıyoruz diyorlar. Sen servetine servet katıyorsun benden kestiklerinle ama kazandığın servetten bana ne düşüyor kölelik” diyerek yaşananlara tepki gösterdi. Değişimin ancak birlikte hareket etmekle geleceğine dikkat çeken işçi, “İlk işimiz, her bölümde ve her vardiyada komiteler kurmak olmalı. Birbirimizle konuşalım, bilgimizi paylaşalım, öğrenelim. Patronlar hamle yapmadan, biz ne istediğimizi, neye hakkımız olduğunu bilelim. Bir iş yeri nasıl örgütlenir, sendika süreci nasıl işler, hangi sendika gerçekten işçinin yanında durur bunları birlikte öğrenirsek, kimse bizi kandıramaz. Böylece hem patrondan hem de sendikadan gelebilecek her türlü haksızlığa karşı kendimizi koruyabiliriz. Bizim derdimiz kavga değil; birlikte söz sahibi olmak, alın terimizin değerini korumak. Korkmayalım, konuşalım, örgütlenelim. Komitelerde buluşalım, bilgilenelim, birlikte karar verelim. Gerçek sendika kağıt üzerinde değil, işçinin yüreğinde ve birliğinde kurulur” dedi.
Bursa’nın en verimli tarım arazileri üzerinde kurulu bulunan Karesi Tekstil ağır çalışma koşulları ve düşük ücret sayesinde işçilerin emeği üzerinden her geçen gün büyüyor. Yaklaşık 3 bin 500 kişinin çalıştığı Karesi Tekstil’de Öz İplik-İş Sendikasının örgütlenmeye başlaması sonrası baskıların daha da arttığını söyleyen işçiler iş kazalarında da zirvede olduklarını belirti.
Fabrikada yaşanan gelişmeleri konuştuğumuz işçilerden biri, “Burada ortalama ücret 25-30 bin bandında. İnsan yerine konulmuyoruz. Düşünün içme suyunu bile kendimiz alıyoruz. Fabrika sözde arıtma sistemi kurdu bölümlere su veriyor ama bu suyu içen karın ağrısı ve kusma şikayeti yaşıyor. Bu yüzden kendi suyumuzu kendimiz alıyoruz. Çayımızı kendimiz alıp makine aralarında demleyip içiyoruz. Sabahları ayak üstü yememiz için poğaça, simit, dilim peyniri veriyorlar onu da üstüne bastığımız sehpalarda yiyoruz. Çünkü makineler çalışıyor zaman kaybı olmasın diye yemekhaneye gitmiyoruz” dedi.
Fabrikada zam ayı gelince hep işlerin düştüğünü söyleyen işçi, “Ne hikmetse zam ayı geçince işler bir anda artıyor. Genelde on ikinci ayda bizde müdür değişir. Bunun sebebi de düşük zam veriyorlar insanlar yeni gelen müdüre söylüyor o da ben yeni geldim öncesini bilmiyorum bekleyin benim dönemimde düzelecek diye işçiyi oyalıyor” dedi.
Fabrikaya Hindistan’dan çalışmak için 300’e yakın işçinin getirildiğini belirten başka bir işçi, “Fabrikanın arka tarafında konteyner kent kuruldu resmen bu işçiler orada yaşıyorlar. İş güvenliği yok denecek gibi bir durum var. Belki de Bursa’da en çok iş kazasının yaşandığı fabrika burasıdır bu dışarıya pek yansımıyor ama biz buna her gün şahit oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Hasta olsan bile gelmek zorundasın psikolojisine işçi sokuluyor diyen işçi sözlerine şöyle devam etti, “Gelmezsen işten çıkarılmakla tehdit ediliyoruz. Başka yerde iş bulamazsın söylemleri ile baskı kuruluyor. Pazar günü zorla fazla mesaiye getiriliyoruz. Gelmezsen zam döneminde ona göre değerlendiririz diyorlar. Düşük ücretle çalıştığımız yetmezmiş gibi fazla mesailere kalıyoruz o da vergi dilimiyle elimizden alınıyor. Her yönden sömürülüyoruz. Geçen dönem promosyon verdi banka ama bunu patron aldı. Şimdi herkes yeni dönemi bekliyor. Yılbaşında yeniden promosyon verilecek. İnsanlar bunu biz alacağız artık patron değil diye konuşuyor içeride.”
Meyve bahçelerinin ortasında bulunan fabrika her geçen gün alanını büyütüyor diyen başka bir işçi, “Yeşil Bursa diyoruz ama meyve bahçeleri yok oluyor. Tıpkı suyunun yok olduğu gibi. Dere hattını takip edin kuyulardan çekilen suların borularını çok rahat göreceksiniz. Sosyal hak denen bir şey yok bu fabrikada sadece ramazan ayında erzak kolisi veriliyor hepsi bu. Ama çalışma koşulları çok ağır resmen kölelik koşullarını yaşıyoruz. Fabrikada havalandırma yok gibi bir şey yazın sıcaktan bayılıyoruz, kışın ise soğuktan resmen donuyoruz” dedi.
Sendikal çalışmanın başlamasıyla baskıların da arttığını söyleyen bir başka işçi, “İnsanlara neden sendikaya üye oldunuz diye soruyorlar. Sendika kapının önünde beklemeye başladı bir gecede fabrikanın etrafı yeşil çitlerle çevrildi dışarıdan içeri görülmesin diye, servisler içeri alındı. Bunları işçi görünce kendine güven geldi. Sendikanın kapıda olmasından bu kadar korkuyorlarsa yetkiyi alırsa o zaman daha güzel şeyler olacak bizim için diye konuşuluyor” dedi.